Macar Edibi, Erdel'de (Zagon) 1690 Ağustos'unda doğmuştur. Babası Avusturyalılar tarafından öldürülmüş, Mikes Kolozsuar Cizvit kolejinde okumuş ve bu okulun tesiri ile katolik olmuştur. 1707 yılında 17 yaşında iken Kral II. Rakoczi'nin yanına verilmiştir. Rakoczi'ye çok büyük sevgi ve sadakatle bağlanmıştır.
Avusturya'ya karşı yapılan savaştan sonra Rakoczi ile beraber Polonya'ya, İngiltere'ye, Fransa'ya gitmiş ve nihayet Tekirdağ'a yerleşmiştir. Geldiği 1725'ten öldüğü 1761'e kadar 36 yıl Tekirdağ'da yaşamıştır. Tekirdağ'daki ömrü okuyup yazmakla geçmiştir. Mikes Kelemen Macar edebiyatının ünlü simalarından biridir. Onüç eseri Macar Milli Müzesindedir. En ünlü ve önemli eseri ise "TÜRKİYE MEKTUPLARI"dır. Bu Türkiye'den meçhul bir teyzeye yazılmış 207 mektuptan oluşur. Eser 18. asırdaki Türk toplumsal yaşayışını, törenleri, adetleri, folkloru çok güzel canlandırmaktadır. Bu eser Milli Tarihimiz ve Tekirdağ Tarihi bakımından çok önemlidir.
28 Mayıs 1720 tarihli Mektubu:
Biz artık burada ev bark sahibi olduk, rahata kavuştuk. Tekirdağ'ı çok sevdim ama Zagon'u unutamıyorum. Doğrusu ablacığım, biz burada pek güzel, ferahlık bir yerde bulunuyoruz. Şehir epeyce büyük ve oldukça güzel, deniz kıyısında hoş ve gönül açan bir yamacın üstünde. Avrupa'nın tam kıyısında sayılırız. Buradan İstanbul'a atla iki günde rahat gidilir, denizden de bir günlük yol. Herhalde Bey için hiçbir tarafta bundan iyi yer bulamazlardı. İnsan ne tarafa giderse her yanı güzel kırlar, fakat boş arazi değil, çünkü burada toprağı mükemmel işliyorlar. Köylere yakın olan kırlar boş olmadığı gibi, şehrin etrafındaki topraklar da bakımlı bahçeler gibi gayet iyi işlenmiştir. Hele şu sırada insan tarlalara, bağlara, ve sebze bahçelerine bakmakla doyamıyor. Sırtlarda o kadar çok bağ var ki, başka yerde ancak bir vilayette bu kadarı bulunur. Bunlara çok da iyi bakıyorlar. Bağlarda pek çok meyve ağacı var, öyle ki insan buralarını meyve bahçesi sanır. Yalnız burada bağlara bizde olduğu gibi sırık dikmiyorlar, bu yüzden asmaların çubukları yerlere sarkmakta ve yapraklar bağın toprağını örtmektedir, yaz yağmurunun az düştüğü bu sıcak yerde ise buna ihtiyaç vardır. Çünkü bu suretle toprak yaş kalır ve omçalar da kurumaz. Burada sebze bahçesi de pek çok; bunlar buranın adetine göre iyi işlenmiş ama bizimkilere benzemez. Sonra pamuk ekimi de burada her yerden fazladır ve bunun ticareti de geniş ölçüdedir. Pamuk Torda vilayetinde yetişebilir, fakat bizim inişli yokuşlu toprağımızda gerekli sıcaklığı bulamaz. Burada kadınların bütün yıl işleri pamuğu ekmek, toplamak, satmak ve dokumaktan ibarettir. Mayısta ekiyor, ekimde topluyorlar. Herhalde pamuk çok iş istiyor, fakat buralı kadınların zaten dışarda başka işleri olmadığından onunla uğraşmaya vakit buluyorlar. Şehre gelince; uzunlamasına büyümüş olan bu şehre burada güzel denebilir ve içinde güzel evler çok, fakat bunlar hiç de güzel görünmüyorlar çünkü Türkler karıları dışarıyı görmesinler diye sokak tarafına pencere koymuyorlar. Kıskançlık ne iyi şey. Şehrin çok geniş bir pazarı var. Tavuk, kaz gibi kümes hayvanlarının her çeşidi ile meyve, sebze burada ucuz; biz gelmeden önce daha ucuzmuş. Biz her ne kadar biraz pahalılığa sebep olduksa da buraya sükûnet getirdiğimiz muhakkak, çünkü buralılar söylüyorlar.