Tekirdağlı Hüseyin Pehlivan


Ünlü sporcularımız içerisinde Türk güreşine damgasını vuran; 1934-1942 yılları arasında 9 yılı üst üste olmak üzere toplam 13 yıl Kırkpınar Başpehlivanlığını elde eden Cihan pehlivanı (Hüseyin Pehlivan) Hüseyin ALKAYA vardır. Bu rekoru henüz kıran olmamıştır.

Baş Pehlivanlığı 13 yıl muhafaza eden Tekirdağlı Hüseyin Pehlivanı tanımayan O'nun ününü duymayan yok gibidir. Tekirdağ adını, bütün Türk halkına tanıtan Hüseyin Pehlivan 1908 yılında Kırcaali’nin Alkaya köyünde doğmuş 14 yaşında güreşe başlamış ve 1927 yılında ailesiyle Bulgaristan'dan Türkiye'ye göç ederek Tekirdağ'a yerleşmiştir. Dolayısıyla da bundan sonra da Tekirdağlı lakaplarıyla ün bulmuştur. Kendisi aynı zamanda Koca Yusuf'un çırağıdır.Hüseyin Pehlivan 10 Şubat 1982 yılında vefat etmiştir.

Mahalli şairlerimizden Ender Çelikkol Hüseyin Pehlivanın Aziz Hatırasına ithaf ettiği şiirde şöyle diyor:

 

ŞAMPİYONA TAZİM

" İrtihal eyleyerek, dünyadan sen geçtin

Verdiğin mücadele, pek haşmetli, pek çetin

Türk güreş tarihine yazdırarak ismini

Temsil ettin, yıllarca, kahraman milletin."

Soğuk bir kış gününde, kovuştun OL RAHMAN'a

Bu mısraları yazmak, görevdir şimdi bana

Aziz ruhun elbette, kavuşacak huzura

Bir tören yapamadık, bakma sakın kusura,

Ancak yirmi kişiydik, mezarının başında

Vatana gömdük seni tam yetmiş beş yaşında

Cihana nam salmıştın, en büyük Tekirdağlı

Sevenlerin yaslıyız, yüreklerimiz dağlı

Altın kemer yıllarca süslemişti belini

Nice namlı pehlivan hep öpmüştü elini

Nice günlerin olmuş tarihi Kırkpınar'da

Ay yıldızı taşıdın, şerefle Avrupa'da

Sen ki , Türk güreşinin ey kahraman ustası.

Veremedik ne yazık, bir şeref madalyası

Küçültmedi seni, ne rüşvet, ne de para

Heykellini dikmeli, tarihi Kırkpınar'a

Tekirdağ'ın baharında huzur içinde uyu

Hakkını verecektir, bir gün elbet, sağduyu

                                                                     Ender ÇELİKKOL


Tekirdağlı hemşehrileri, Hüseyin Pehlivanın anıt heykelini sahilden şehre giriş kavşağına dikerek O'na karşı kadirşinaslık örneği vermişlerdir.

 O'nu şimdi 8 Kasım 1946 tarihinde kendi dilinden tanımaya çalışalım.

"1324-1908 yılında Kırcali'nin Alkaya köyünde doğdum. Soyadım köyümün adıdır. Babam Osman, çiftlik ve bakkallık ederdi. Güreşe merakı olmakla beraber yalnız bayramlarda güreşirdi. Aynı köyde ve elli beş yaşında öldü. Bende ilk güreş merakı ağabeylerim Ali ve Bekir'den görerek başladı. On dört yaşıma gelince her ikisini yendim. Kardeşlerim çok kabiliyetli olduğumu görünce beni hiç bir işe sokmadılar. Biz çalışırız ,sen güreşi ilerlet dediler. On beş yaşımda evlendim, On dokuz yaşıma geldiğim zaman civarımızdaki bütün pehlivanları yenmiş bulunuyordum. Bulgaristan’da son güreşimi Elmalı yaylasında Koşukavak panayırında yüz yirmi kiloluk bir Bulgar ile yaptım. Bulgar’ı üst üste bir kaç kere yendiğim halde kabul edilmedi. Üstelik gece beni öldürmeğe kalktılar. Bunun üzerine pasaport alarak, ailem ile 1927 de Tekirdağ’ına geldim. Çiftlikönü Mahallesinde bir ev tuttum. Bir gün bu ev üzerimize yıkıldı. Kayınpederim ve kayın validem, baldızımın iki kızı, üç komşu kadın öldüler. Allah karımı ve çocuklarımı esirgedi. Tekirdağ'da yaptığım güreşlerde yenildim. Beni 1929 da yenenlerin başında Uzun Köprülü Hüseyin gelir.

Bunun üzerine hayatımı kazanmak için çapaya gittim. Bu sıralarda yeni harflerle okuyup yazmayı öğrendim. Memleketimde yalnız bir yıl okula gitmiş, eski yazıyı bile belleyememiştim. Ailemi geçindirmek için bir yandan mütemadiyen çalışıyor, fakat güreşten kendimi alamıyordum. 1929 Ramazanında İstanbul’a gittim. On beş gün güreştim. Ramazanın on beşinden sonra Bayburtlu Kara Yusuf benimle beraber dört genç pehlivanı Samsun'a götürdü. Samsunda ve civarında dört ay kaldık. Hiç para kazanamadım. Fakat pehlivanlıkta piştim. Samsun'dan dönüşte ilk güreşimi Düzcede yaptım. Burada başpehlivan Cemal ile karşılaştım ve başaltına güreştim. Güreşimiz altı saat sürdü ve yenişemedik. Bundan sonra beni hep başa güreştirdiler. Güreşlerini dikkatle takip ettiğim ve beraber gezerek faydalandığım ustalarım Mandıralı Ahmet, Kara Ali, Manisalı Rıfat, Çoban Mehmet den başka, Mülayim. Cemal, Çoban Mahmut, Molla Mehmet, Şumnulu Arif gibi Takipler ile karşılaştım. Bunlar arasında 1929 dan 1933'e kadar bir çok güreşler yaptım ve kendimi ezdirmedim. 1933 den sonra aramız ciddileşti. Daima mertçe tutuştuk. Nihayet 1936 da, Eminönü Halkevi bir başpehlivanlık güreşi tertip etti. Burada, 1935'in başpehlivanı Kara Ali'yi, Mülayimi, Afyonlu Süleyman’ı , Arif'i yenerek başpehlivanlık kemerini aldım. Taksimde üst üste üç yıl tekrarlanan bu güreşleri daima kazandım.

Büyük Atatürk başarılarıma alâka gösterdi. Beni Çoban Mehmet ve Büyük Mustafa ile Florya'ya çağırarak güreştirdi. Bizi iltifatları ve bahşişleri ile sevindirdi. 1938 kışında, organizatör Asım Rıdvan ile Paris’e gittim. Önce derecemin anlaşılması için hususi kulüplerde elli pehlivan ile güreştim. Bu, bir hafta içinde ve geceleri oldu. Karşıma çıkanları en çok on dakikada yendim. Sonra, Finlandiyalı, Bulgar ve Fransız olmak üzere dört tanınmış pehlivan ile otuz bin seyirci önünde karşılaştım. Dördünü de on beşer dakikada yere vurdum.

Bunun üzerine organizatör Raul Paul beni odasına çağırdı. Fransız şampiyonu Deglen ile yapacağım üç maçı kaybedersem on bin Türk lirası vereceğini söyledi. Damarlarımdaki Türk kanı buna asla müsaade etmedi. Yabancı bir memlekette başpehlivan sıfatıyla temsil etmek de bulunduğum milletimin şerefi her şeyin üstünde olduğundan, bu şeref için almak değil her şeyimi vermeğe her an hazır olduğumdan teklifi derhal reddettim. Mertçe karşılaşmama imkân verilmedi, memleketime döndüm. 1939 Kırkpınar güreşlerinde, Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü tarafından Kurt Dereli Mehmet pehlivan adına altın bir kemer ortaya kondu. Bu kemer üç yıl üst üste başpehlivanlığı muhafaza edenin olacaktı. Azmim ve kuvvetim ile bunda da muvaffak oldum ve kemeri aldım. 1942 Kırkpınar güreşlerinde Babaeski ili İbrahim başpehlivan ilân edildi ise de onu sonra bir kaç kere yendim. Bilhassa Afyonda bir dakikada Sırtını yere getirdim.

Şimdi otuz sekiz yaşımdayım. Yüz on kiloyum. Boyum 178, ensem 52 santimdir. Kuvvetimden hiç bir şey kaybetmedim. Karşıma çıkacak her pehlivanı yenmeğe hazırım. Başpehlivan oluncaya kadar en büyük rakibim Mülâyim idi. Onunla belki elli güreş yaptım. Önce Çorluda yendim, sonra karşımda dayanamadı. Başpehlivan oluncaya kadar hiç bir resmi ve hususi yerden yardım görmedim. Türkiye'yegelince yuvamı sevdiğim Tekirdağ'da kurup geliştirdiğim için kendimi Tekirdağlı olarak tanıttım. Tekirdağ vilâyeti kendisine kazandırdığım şerefe mukabil bana bir ev hediye etmek istedi. General Kemal Balıkesir ve Vali Sakıp Beygo'nun teşebbüsleri ile işe başlandı. Fakat harp dolayısıyla Sayın General Tekirdağ'dan ayrılınca inşaat yüz üstü kaldı. Belediye kamyonlarının getirdiği bir kaç metre küp taş ile Tekirdağ şoförlerinin taşıdığı kumdan başka yardım görmedim. Planı genişçe tutulan bu evi yalnız başıma yaptırmak zorunda kaldım. Bununla beraber bir ev sahibi olmama yol açan ve yardım eden şahislara teşekkür borcumdur. Bugün içimde rahat ediyor ve bir kaç kuruş kira alıyorum. Besim, Muhsin, Metin adlarında üç oğlum, Ayten adında bir kızım var.

Pehlivanlıkta esas kuvvet ve akıldır. İnsanın akılsızı pehlivan olur sözü bu sporu sevmeyenlerin uydurmasıdır ve yanlıştır. Bütün sporcular gibi ben de sağlam kafanın sağlam vücutta bulunacağına inanıyorum. Güreşte aklın rolü büyüktür. Sade kuvvet ile galip gelinmez. Güreşte yüz altmış altı oyun vardır. Bunları yerine ve adamına göre kullanmak bir zeka işidir. Ben şimdiye kadar hiç içki kullanmadım. Hatta kahve bile içmedim. Ama artık bunları tek tük yapıyorum. Diğer pehlivanlarımıza bakarak benim bilhassa belim ve ensem kuvvetlidir, göğsüm geniştir. Yaptığım asıl güreş serbest güreştir. Devletçe ehemmiyet verilen alafranga, halkın sevdiği yağlı güreşlerdir. Yenilerden Yaşar Doğu'yu ve Celâl Atik'i beğeniyorum. Yağlıda Babaeskililer; Sındırgılı Şerif, Karacabeyli Hayati, Lüleburgazlı Ali ve Ahmet, Hayrabolulu Süleyman, Manisalı Halil aynı ayardadırlar. Şimdi İngiltere’ye ve Amerika’ya gitmek, Türkün malûm kuvvetini onlara da göstermek istiyorum.

Süleymanpaşa Belediyesi
Ortacami Mah. Hükümet Cad. No:14
Süleymanpaşa / TEKİRDAĞ
0 (282) 259 59 59
ozelkalem@suleymanpasa.bel.tr
T.C. SÜLEYMANPAŞA BELEDİYESİ © Copyright 2024